Okul, eğitimin ilk yıllarında, özellikle sosyal yetiler edindirme bakımından anahtar görev yapmaktadır.
Avrupalı çocuklar çok yüksek oranlarda düzenli spor yapma imkânını bulmakta iseler de çok sayıda çocuk bu fırsatı ancak okulda bulmaktadır. Okulda Spor bu gibilere bedensel faaliyette bulunabilmek, dolayısıyla temel sosyal kuralları (örneğin, ‘bir takım bünyesinde faaliyet gösterebilmek için, birlikte bir sonuca varabilmek için, oyun kurallarına uymak gerekir’ gibi) eğlenerek öğrenebilmek için verilmiş tek sanştır. Ayrıca okulda spor, saldırganlık potansiyelini düşürdüğü ve konsantrasyon gücü ile etkililiği artırdığından paha biçilmez bir eğitim aracıdır.
Okulda spor, özünde sosyal terbiye ve sağlık eğitimi bakımlarından ideal bir zemin oluşturur. Spor eğiticilerinin , zevkli bir spor programı sunmakla, öğrencilerini okul-dışında da uzun vadeli bedensel faaliyetlere katılmaya teşvik etme imkânları vardır.
Sporun bütünsel etkinliği olan öğretim tarzı, kazanmanın veya kaybetmenin önemini azaltan, bütün çocukların, kendi sosyal ve kişisel gelişimlerine uygun düşen, birçok spora katılmalarına yol açan, onlara zevk veren, başarı duygusu yaratan, aynı zamanda disiplin, işbirliği, hoşgörü, kendi kendini kontrol ve başkasına saygı gibi değerleri özümseten bir öğretimdir
Öğretim deyince, ekseriyetle okul kadroları akla gelir. Okul deyince de gözümüzün önüne şu bildik manzara geliverir : Sınıfa bakan bir öğretmen ve onu oturmuş, dinleyen öğrenciler.
Halbuki, gelişmiş dünyada bugün sınıfların çoğu bundan farklıdır. Öğrenciler öğrenim süreci ile faal bir şekilde bütünleşip, sorumluluk üstlenebilme imkânını bulduklarında, işte o zaman bilgi aktarımının başarı ile gerçekleştiği söylenebilir. Spor tam bu şartların yerine getirilmesine elverişlidir : fair-play, hoşgörü, takım ruhu gibi değerler hissettirilmeden, dolayısıyla çok etkili biçimde aşılanabilmektedir.